12 Mart 2013 Salı

-Çabuk gel lütfen, çok sıkıldım melankolili bloglar yazıyom.
-Anaam tamam hemen geliyom kardeşum.

Felaketin kıyısından döndük. Yalnızlık fena şey dostlar. Sabah'ın "oh bugün az evde oturam da kafa dinliyem"i "YANGIN VAR GOMŞULAR YETİŞİN"e döndü. Tek bir koltukta bir günü yedim bitirdim. Çekilse şahaneli sanatlı film olurdu. Nuri Bilge halt yemişti ve benim sanatlı filme tek örneğim her zaman Nuri  Bilge'ydi çünkü kendi sığlığımda boğulmuştum. 
Filmde de bir tek ben oynuyorum. Sağda solda, reklamda dizide oynayan tanıdık görmekten fenalık geldi. "Aa bu bizim bilmem ne ehe ehehee" Yüzüm gülüyor ama içim tanka, tüfeğe, ağır sanayi hamlelerine karşı savaş veriyor. Benlen psikolojik savaşıyorlar. 

Bundan önce yazmaya başladığım ama sonunu getirmediğim yazı Etgar Keret'le tanışma hikayemdi. Neden onun üstüne yazmıştım, ve neden başka bir şey bilmezcesine hep Etgar Keret'ti? Çünkü yüzyıllardır sadece kendim sevdiğim için, ödevmişcesine tavsiye edilmeden okuduğum bir insan evladı yoktu ve bu adamcağız hiç de öyle bir arayışta olmadığım bir dönemde karşıma çıkıvermişti. 
Yazı gereksiz uzun ve sıkıcı olduğu için en çok da sonunu ben bile getiremediğim için yok ettim onu. Yerine Nimrod Çıldırışları adlı kitabından altını çizdiğim bir kaç satırı yazmaya karar verdim. Çünkü neden çizdiğimi bile hatırlamıyorum, hikayeyle bağlantılarını kuramıyorum, bu kadar saçma sapan ve bağımsız oluşları çok hoşuma gidiyor ve en önemlisi; boşum.

Satırlar gelişigüzel seçilmiştir.

"...tahsilinin dünyayı daha iyi anlamasına yardım ettiği falan yoktu ama anlamadığı şeylerin adını koyabilmesini sağlıyordu en azından.
Hatta karısına da kızmıyordu artık. Bozuk paraya ihtiyacı olduğunda da her seferinde bozuyordu, soru sormadan."
-Tapılası

" "Dünyanın en büyük ayı," dedi sıska tip ayağa kalkmaya çalışarak. "Satın almak ister misin? Senin için 20 dolar." "On," dedim bir onluk çıkarıp uzatarak. "Tamam" dedi çürük dişlerini sergileyen bir gülümsemeyle. "On olsun, iyi birine benziyorsun." " 
-Günde Bir İyilik

"...her insanın sadece kendine özgü en az bir benzersiz düşüncesi olması gerektiğiydi. Renk, ses ve içerik olarak sadece onun sahip olabileceği bir düşünce."
-Öykü Biçiminde Bir Düşünce

" "Galiba bir şeyin gerçekleşmesini çok fazla istemelisin, ona rağmen gerçekleşmiyorsa gözlerin parıldamaya başlar, benimkiler gibi." "
-Parıltılı Gözler